Sungu Okan

Georgi Melitonivitch Balanchivadze, sanat dünyasında tanınan adı ile George Balanchine, 1904 yılında bugün dünyaya gelmiştir. İlk koreografilerini St. Petersburg Konservatuvarı'nda öğrenci temsilleri için yapmış olan Balanchine'in kariyeri, kendisine bu adı veren ünlü emprezaryo Sergey Diaghilev'in Bale Rus Topluluğu'nda devam etmiş, Lincoln Kirstein'ın daveti ile geldiği Amerika Birleşik Devletleri'nde kurduğu ve günümüzde New York City Ballet olarak bilinen Amerikan Bale Okulu ile yeni kıtada yeni bir ekol de başlatmıştır. Gürcü asıllı olup Rusya topraklarında yetişmiş olan Balanchine, dünya savaşlarının kendisini mecbur ettiği göçlerle dolu yaşamı boyunca Rus bestecilerin eserleri üzerine çalışmayı bırakmamış, özellikle Igor Stravinsky'nin müzikleri üzerine tasarladığı onlarca yapıtı ile 20. yüzyılın modern bale repertuvarının temel taşlarını oluşturmuştur.  Günümüzde Balanchine'in yaşamı ve eserleri üzerine yazılmış oldukça geniş bir literatür mevc

Johannes Brahms, 19. yüzyıl romantik dönem müziğinin en ünlü piyanist ve bestecilerinden biriydi. Bir konser piyanisti olarak Brahms, besteci olarak da piyano repertuarına iki adet piyano konçertosu ve solo piyano için bir çok başyapıt kazandırmıştı. Piyano yazısı, müziğinin karakteristik özellikleri gibi kendisine özgü bir teknik içermekte ve virtuozite, Brahms’ın yazısında asla işlevselliğin ötesine geçmemekteydi. Bestecinin en bilinen özelliklerinden biri olan Klasik Dönem ve geçmiş tarihin müziklerine olan saygısı, onun piyano yazısında asil karakterli bir lirizm ile bir aradaydı. Brahms’ın Op. 15 numaralı eseri, re minör tondaki 1. Piyano Konçertosu, bestecinin gençlik döneminin en parlak yapıtlarından biridir. Bu konçertonun yazılış süreci ise "karmaşık" olarak nitelendirilebilir. Önceleri Brahms, bu yapıtının salt orkestral bir müzik olacağını düşünmüş daha sonra ise iki piyano için bir sonat formunda bir müzik yazmıştır. Her iki şekilde de istediği son

Ümitsiz bir aşk hikayesinin romanı olan   Genç Werther’in Acıları ,  romantizm akımının temelleri atılırken Goethe tarafından yazılmış ve yarattığı etkilerle bu akımın gelişimini körüklemiştir. Klasisizme karşı yaratılan bir eser olarak  Genç Werther’in Acıları , derli topluluğun ve düzenlenmiş form anlayışının yerine, duygu ve düşünceleri yoğun ve fırtınalı bir şekilde anlatır.  Sturm und Drang  akımının tam da merkezinde, sonuca bağlanamayan platonik bir aşkı anlatan Werther’in hikayesi, o dönem insanlarının ruhuna nüfuz eden bu platonizmi tema olarak almış olur. Orijinal adı  Die Leiden des jungen Werthers  olan bu yapıt, otobiyografik özellikler taşır. 1774'te Leipzig'de ilk kez basılmış, 1787'de ise ikinci basımı yapılmıştır.  19. Yüzyıl'ın başında Avrupa’nın genç insanları tarafından çok tutulan bu romanın, yoğun bir ilgi gördükten sonra yaklaşık 30 yıl kadar süren bir  depresyon ve intihar salgınına bile yol açtığı bilinir. Bunun nedeni ise o dönem ge

Müzikte yaratımın sınırlarının yeniden keşfedilmeye başlandığı 19. yüzyıl, sanatçılara bu sınırları aşmak için gereken zemini sağlamış ve yaklaşmakta olan çağın benzersiz olacağını haber vermiştir. Öyle ki, bu dönemde ve özellikle yüzyılın ikinci yarısında yaratılan yapıtlarda bambaşka bir müzik anlayışı, son derece geniş bir felsefî boyut ve duygu dünyası ile karşılaşırız. Avrupa'nın doğasının, farklı uluslarının ve edebiyatının inceliklerini bu dönemin müziğinde daha yakından tanımak, yüzyılın sosyal ve siyasal yapısına dair çok önemli ipuçlarını yakalamak, bu dönem bestecilerinin yapıtlarını mercek altına almamız ile mümkündür. Edebiyatın tüm inceliklerinin müziğe   taşınması ve operada ifadeciliğin, gerçek ile birleşerek yaşamı sahneye taşıması yine bu dönemde zirveye ulaşmıştır. Onlarcası içinden adlarını burada sayabileceğimiz yalnızca birkaç tanesi olan besteciler, Brahms, Bruckner, Sibelius, Grieg, Smetana, Verdi, Elgar ve Çaykovski, her biri birbirinden farklı an