Dvořák’ın Yeni Kıta'dan Dünya'ya Umutla Dolu Mesajı 9. Senfoni

Dvořák’ın 1893 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde, New York’taki Ulusal Konservatuar’da yöneticilik yaptığı dönemde yazdığı 9. Senfoni'si onun en bilinen yapıtlarından biridir. Besteci, çok farklı yaşam stillerinin keşfettiği yeni kıta Kuzey Amerika ile Avrupa arasındaki dostluğu temsil etmesi amacı ile yazdığı bu senfoni sayesinde, kendi uluslararası ününü de kalıcı olarak pekiştirmiştir. 


Antonín Dvořák ve ailesinin New York'taki evlerinin önünde çekilmiş bir fotoğrafı 
(Kaynak: www.dvoraknyc.org)
 

1892 yılının 27 Eylül'ünde eşi ve çocuklarıyla birlikte Hoboken, New Jersey'e varan Dvořák, dinleyicileriyle ilk kez Carnegie Hall'da yapılan Colombian Te Deum adlı yapıtının dünya prömiyerinde buluşmuştur. New York'taki National Conservatory of Music of America (Amerika Ulusal Konservatuvarı)'nın yöneticiliği teklifini kabul etmiş olan besteci, yukarıdaki fotoğrafta önünde bulunduğu Doğu 17. Cadde'deki 327 numaralı apartmanda bir daireye yerleşir. Dvořák, aynı yılın Mayıs ayından itibaren tam bir yıl boyunca Amerika'nın yerel ezgileri ve temaları üzerinde çalışmaya yoğunlaşmıştır. Konservatuvardaki asistanı Harry Burleigh'in yardımıyla Amerika'nın yerli halklarının ezgilerinin yanı sıra, buraya insan gücü olarak getirilen ve öz kültürlerini sömürgeleştirildiklerinde kendilerine öğretilen Hristiyan metinleriyle birleştirerek eşsiz bir sonuca varan siyahilerin spiritüelleriyle tanışır. Sonradan ünlü caz ustası Duke Ellington'un eğitmenlerinden biri olacak kemancı Will Marion Cook ile tanışması, 1893 yılında Dvořák'ın Amerikan kültürünün ve müziğinin içindeki yolculuğunu derinleştirir. Tüm bu araştırma, deneme ve diyalogların sonucu olarak iki kıtanın dostlukla birleşmesi idealleriyle Dvořák, "Yeni Dünyadan" başlığını verdiği 9. Senfonisi'ni ilk kez 16 Aralık 1893 tarihinde, New York'ta, Carnegie Hall'da yönetmiştir.

1890'lı yıllarda Carnegie Hall, New York (Kaynak: Carnegie Hall Fotoğraf Arşivi) 

4 bölümden oluşan Op. 95 numaralı Mi Minör 9. Senfoni, Adagio-Allegro molto tempo başlıklı bölümle başlar. Yaylı çalgılar ve ardından üflemeli çalgıların yaptığı kısa ve gizemli bir atmosferdeki açışın ardından ani bir kararla ve ciddi bir üslupla müziğin tansiyonu yükselir. İlk bölümdeki tema, net bir şekilde üflemeli çalgılarca duyurulur. Bu ve ardından gelen daha lirik karakterdeki ikinci tema, hem senfoninin hem de klasik müzik tarihinin en tanınan temaları olacaktır. Yapıtın Largo tempolu ikinci bölümü, Yeni Kıta'ya özgü bir Kızılderili cenaze töreni betimlemesidir. Korangle tarafından duyurulan ve bir halk ezgisi gibi tınlayan tema, bölümün genel atmosferinde yer alan melankolik hüznü yaşatır. Senfoninin Molto Vivace başlıklı üçüncü bölümünde Dvorak, Çek ulusal kimliğini ortaya çıkarır. Besteci bu bölüm için, furyant stilinde kendine özgü canlı ritimlerle dolu bir scherzo yazmıştır. Bu furyantın bir bakıma Kızılderili halk müziği etkisinde olduğu da söylenebilir. Bu etkileşim sayesinde iki kıtanın kol kola girmesi söz konusu olur. Bölümün ortası ise Viyana'nın atmosferinde gayet kibar ve uçarı bir havadadır.  Allegro con fuoco başlıklı son bölümde Dvořák’ın enerjisi tüm alanı doldurur. Bu bölüme heyecanla dolu gelgitler hakimdir. Müzik, yeni kıtanın, onu keşfedenler üzerinde bıraktığı bilinmezliğin yarattığı kuşkuyla karışık bir heyecanı yansıtır. Senfoninin en son ölçülerinde de genelindeki bütünlük bozulmayarak, önceki üç bölümde de kullanılan başlıca temalar Dvořák’ın müzik yazısına özgü bir parıltıyla yeniden anımsatılır.


EN YAKIN TARİHTEKİ KONSER İZMİR'DE;


2 Mart 2022'de İzmir Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi'nde, şef Can Okan yönetimindeki Yaşar Üniversitesi Senfoni Orkestrası'nın konserinde Antonín Dvořák'ın bu şaheserini dinleyebilirsiniz. 




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Wagner ve "Nibelunglar'ın Yüzüğü" Üzerine Notlar

Kaz Ana'dan Masallar